ŞEHRİN EMİRİ VE EMİNİ OLABİLMEK

İnsanların yaşamı aldıkları kararlarla şekillenir. Sağlıklı kararlar alabildiğimiz sürece kendi hayatımızın sorumluluğunu elimizde tutabiliriz. Bazı kararlar önemlidir, bazıları önemsiz. Bazı kararlarımızı kendimiz alabiliriz, bazılarını ise sosyal baskılar şekillendirir. Karar verme bir beceridir. Bisiklete binmek, yeni bir dil öğrenmek, ayakkabı bağlamak gibi bir beceri. Ve tıpkı onları öğrendiğimiz gibi karar verme becerisi de öğrenilebilir.
Yapılan araştırmalar başarılı kararlar verenlerin tüm bilgileri ve gerçekleri topladıklarını, karar verme güçlüğü çekenlerinse karar verme anında sürekli bir sorundan diğerine atladıklarını göstermektedir. Belediye başkanı olmaya karar vermek biraz daha farklıdır aslında, siz hiç düşünmezken aniden gelişiverir her şey, yani nasip işidir başkanlık bir bakıma… Belki de hayatınızda aldığınız en başarılı karardır.
Bu karardan sonra eğer nasipse, en sosyal hak olan seçimlerle oturursunuz koltuğa. Sağcı olsun, solcu olsun, hangi dini, siyasi, etnik kökenden olursa olsun seçen için genel kriterler aynıdır. Seçilen insan; Sireti suretine, fiile failine, zühdü zahidine uygun insan demektir. Hem hilm, hem ilim, hem tevazu, hem şecaat ve şefkat sahibi olmalıdır. En önemlisi ise adalet sahibi ve güvenilir olmalıdır. Birde şefkat ve merhamet sahibi olmayan belediye başkanı olmamalıdır. Çünkü seçecek halk için oy vereceği kişi şehrin emiri ve emini olacaktır bir bakıma.
Başta dediğimiz gibi bu iş nasip işi. Önemli olan seçildikten sonra hem emir hem de emin olabilmek için iyi bir yol izlemek. Yani burada da sağlıklı ve başarılı kararlar verip, koltuğu doldurabilmek.
Bir belediye başkanı için tüm başarılı karar verme yöntemleri genellikle aynı süreci izler:
1. Şehrin sorunlarını ve hedeflerini net bir şekilde belirlemek.
2. Mümkün olduğunca çok çözüm alternatifi üretmek.
3. Her alternatifin olası sonuçlarıyla ilgili mümkün olduğunca çok bilgi toplamak ve bunları şehrin sosyal örgütleriyle paylaşarak fikirlerini almak.
4. Her alternatifin olumlu ve olumsuz yanlarını değerlendirdikten sonra en uygun olanını seçmek.
Karar verme sürecini özetlersek ;
Sorunu Tanımlamak,
Kamu yararı gözetmek,
Hedeflerinizi ve değerlerinizi belirlemek,
Bütçe-uygulama dengesini hesaplamak,
Çözüm alternatifleri üretmek,
Sağlıklı karar vermeyi engelleyen psikolojik faktörlerin farkına varmak,
Çözüm alternatiflerini değerlendirmek,
Alternatiflerden en uygun olanı seçmek,
Seçilen alternatifi kabullenmek,
Seçimi uygulamak-Aksiyon zamanı olarak sıralayabiliriz.
Bütün bunlar emir olarak yapılması gerekenlerdi.
Peki, emin olarak neler yapılmalı? Bunun içinde aslında yol aynı. Yukarıda saydığımız kriterlerin içine biraz sağlam karakterinizi, sevginizi, saygınızı ve halkın manevi değerlerine önem verdiğinizi ekleyip, tüm halkın katılımını onlara değer verdiğinizi bildirerek sağlarsanız hiçbir problem kalmaz. Dolayısıyla misyonunuzu ve vizyonunuzu siz değil birazda şehir belirleyecek, halk belirleyecek aslında. Size kalan sadece aşağıdaki soruları kendinize sormak…
Hedefime ulaşınca ne olur?
Ne hissederim?
Başkaları ne hisseder?
Olabilecek en iyi ve en kötü şeyler neler?
Önümdeki engeller neler?
Ne kadar zaman, enerji, maddi kaynak gerekli?
Emrimde çalışanlar ne kadar mutlu?
Emrinde çalıştığım halk ne kadar mutlu?
Bu soruların cevaplarını verdiğinizde gece yatağınıza huzurlu yatabiliyorsanız, o şehrin hem emiri hem de eminisiniz demektir.
Cuma, Temmuz 03, 2009 tarihinde Unknown tarafından kaydedilmiştir | 2 Yorum »

2 yorum:

parantez dedi ki... @ 6 Temmuz 2009 16:33

böyle insanlar varsa hala seçelim hep beraber

Cihan dedi ki... @ 22 Temmuz 2009 08:58

"Harun Reşid kardeşi Behlûl'e "Ben kimim?" diye sorduğunda O, "Sen o kimsesin ki, sen batıda iken, doğuda bir kimse zulme uğrasa, kıyamet günü Allah onu senden soracaktır." diye cevap verince Harun Reşid ağladı. İşte o zamanın idarecileri böyle yumuşak kalpli ve tevazulu idiler."

İdare etmek emirlik zordur zira emrin altındaki topraklarda işlenen en küçük suç bile senden sorulacaktır. Bilene, anlayana, kalbi açık olana...