ALLAH'A YALVARMAK (NAMAZ)


“Dünya, bir insan vücuduysa eğer,
Şimdi anladım Ortadoğu nefsimmiş meğer,
Nefsimi günahlardan temizlemem gerekiyorsa,
Allah’a yalvarmak en güzel yolmuş, O’nun için herşeye değer…”


Vakit seher!
Ufukta günün kızıl çiçeği açmak üzere şimdi.
Zamanın rahmine sabahın nutfesi düştü az önce.
Gecenin karasında saklı ışıktan tohumlar başlarını uzattı.
Şimdi hatırla ki, sen de bir zamanlar yokluğun karanlığında yitiktin.
Unutulmuşluk toprağına gömülü bir tohumdun.
Kimsenin adını bilmediği, hatırını saymadığı bir yetimdin.
Senin de varlığının şafağı söktü yıllar önce. Unutulmuşluğun dipsiz kuyusundan çıkarıldın. Ana rahmine bir küçük damlacık olarak tutundun.
Varlığından haberdar değildi sevdiklerin. Hatırlanmaya değer bir şey bile değildin.
Şimdi hatırla ki, unutulmuşluğun toprağında Rabbin seni unutmadı.
Rabbin seni sahipsiz de bırakmadı. Rabbin seni yokluk gecesinden varlık ufkuna eriştirdi. Taze bir bahar gibi günyüzüne çıkardı bedenini.
Ete kemiğe bürüdü ruhunu. Gülden tebessümler giydirdi yüzüne.
Şimdi seher vakti. Göz kapaklarının ardından kaç. Sıyrıl göz kapaklarının ardından.
Gafletin gecesinden uyan. Aç gözlerini sehere.
Aç kalbini Rabbine. Uyan. Uyan ve an seni hiç unutmayan Rabbini.
Güneş ufukta yükselmeden sen dualar ufkuna yüksel.
Herkes unutsa bile, seni unutmayan Rabbini
herkesin O’nu unuttuğu anda ananlardan ol!
Haydi kalk! Kalk ve miracına eşlik et En Sevgilinin [asm].
Şimdi sabah! Şimdi sabah namazı vakti...

Vakit öğle...
Gün ortası.
Dünya telaşındasın. İşler yoğun.
Yarım kalmış ne kadar çok iş var.
Sanki sensiz yürümüyor hiçbir şey. Sanki sen olmasan işler hep yarım kalacak.
Belki hiç başlamayacak.
Ne kadar çok vazgeçilmezin var. Ve ne kadar da vazgeçilmezsin.
Vakit öğle, güneş göğün en yüksek yerinde.
Tıpkı gençliğin gibi.
Şimdi gün de bir delikanlı..
Heyecanlı ve telaşlı...
Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi, hiç akşam olmayacakmış gibi...
Vakit öğle...
O kadar gürültü var ki ortalıkta..
Kalbinin sesini duyamıyorsun bile.
Ruhunun sonsuza uzanan emellerine kör olmak üzeresin.
Telaşların arasından sıyrıl şimdi, yer ayır ruhuna.
Ebedi sükunete hazırla kendini. Sonsuzluğa bitiştir kalbini.
Secdeye değdir alnını.
Çünkü vakit öğle. Ve şimdi öğle namazı vakti.

Vakit ikindi.
Gün ihtiyarladı. Güneş solgun rengini bırakıyor güller üstüne.
Zaman ırmağı ikindinin çağlayanından dökülüyor şimdi.
Ayrılığı söylüyor hece hece. Hüzün renkli bulutlar sardı göğü.
Güneşin saltanatı bitmek üzere. Zevale doğru akıyor ışıklar.
Devriliyor zaman.
Hatırla ki, sen de şimdi bir ömrün ikindisine yürüyorsun.
Tenin soluyor. Gözlerinin feri çekiliyor. Yüzünü bu dünyadan çevirmeye hazırlanıyorsun.
Öbür kıyısındasın artık nehrin.
Bundan sonra vaadi yok sana zamanın. Bundan sonra yeni bir vaadi yok sana hayatın.
Yokuş aşağı akıyor kalbin.
Şimdi vakit ikindi. Kalbini kanatıyor kuru gül yaprakları.
Tutunacak dal arıyor gibisin zamana karşı.
Zamanın hükmü ağırlaşıyor üzerinde. Gün daha kısa geliyor artık.
“Yemin olsun ki ikindi vaktine, hüsrandadır insan”.
Şimdi anlıyorsun. Yokuş aşağı akıyorsun.
Dalından kopuyorsun. Hoyrat bir rüzgâr artık zaman.
Geriye kalan ancak iman.
Şimdi ikindi vakti. Secdeye koy alnını. Eğil zamanın sahibinin önünde.
O’na konuş, O’nunla konuş; fısılda dualarını.
Sonsuzluğa tutun hece hece.
Şimdi vakit ikindi. Şimdi ikindi namazı vakti.

Vakit akşam.
Gün ölmek üzere. Güneş ışıklarını topluyor eşyanın üzerinden.
Kızılca kıyameti kopuyor dünyanın. Kara kefenini giyiniyor gün.
Gülün rengi soluyor, eşyanın cezbesi yitiveriyor.
Hatırla ki, senin de akşamın olacak bir gün.
Ömrünün ışıkları solacak. Hayatının perdesi çekilecek.
Senin de kıyametin kopacak. Dudaklarında donacak gülüşün güneşi.
Zaman uçurumun olacak; gelen günün güneşi sana doğmayacak.
Unutulacaksın ve hatta unutulduğun bile unutulacak.
İsmin anılmayacak orda burda. Kimse yolunu gözlemeyecek.
Üzerinden bütün ışıklar çekilecek. Ve senin de akşamın olacak.
Şimdi akşam. Gün akşam mıdır? Unutma!
Ölmeden önce bil öleceğini ki, yaşatıldığını farkedesin.
Herkesin senden uzak duracağı ölüm anını hatırla ki,
sen de şimdi herkesten ve her şeyden uzaklaşıp Rabbine yanaşasın.
Seni sen yokken de bilen Rabbin, sen öldükten sonra da bilecek elbet..
Herkesin unuttuğu yerde seni bir O hatırlayacak.
Ömrünün gecesinde güneşi sana yalnız O getirecek. Hatırını yalnız O bilecek.
Şimdi akşam. Sen de O’nu an şimdi.
Sen de O’nun hatırına var secdeye.
Şimdi akşam. Ve şimdi akşam namazı vakti.

Vakit Yatsı.
Gün çoktan öldü. Güneş ışıklarını topladı.
Şimdi gece hükmediyor âleme. Güneşin saltanatı bitti.
Işıklar tükendi ufuklarda. Renkler ellerini çekti eşyadan.
Gül soldu, gün soldu.
Göğe yöneldi gözler. Bakışlar karanlığa bulandı.
Şimdi hatırla ki, sen de unutuşun o kara gecesine yuvarlanacaksın.
Sadece adın kalacak geriye.
Belki bir mezar taşı hatırlayacak seni. Belki o da unutacak.
Düşün ki, unutuşun koyu karanlığı çökmüş üzerine.
Yokluğuna çoktan alışılmış. Unutuluşun hepten kanıksanmış.
Kimsenin özlediği bile değilsin artık.
Gece, gece, gece… Sabaha çok var. Işık uzaklarda.
Yokluğun gecesinde adın bile unutulmuşken, kimden medet umarsın sor kendine.
Kim sana hiç yoktan hayat vermişse, kurumuş kemikleri toplayıp dirilten de O elbette.
Hiç akşamı olmayan bir sabaha uyanmak üzere girdin ölümün gecesine.
Kendine söylesene. Söyle kendine.
Söyle kendine ki, çoklarının Seni unuttuğu bu gece, herkesi unutup Sen de O’nu hatırla.
Söyle kendine ki, çoklarının ışıklara kanıp sahte renklerin kuyularına daldığı bu gece,
Rabbini an, Rabbine kan, Rabbine uyan.
Şimdi yatsı vakti. Ve şimdi yatsı namazı vakti.
Eser: Senai DEMİRCİ
Perşembe, Ocak 22, 2009 tarihinde Unknown tarafından kaydedilmiştir , , , | 1 Yorum »

1 yorum:

Adsız dedi ki... @ 10 Nisan 2009 12:33

selamunaleyküm *ali altuntaş..altuntasali888@hotmail.com..öğretmen vardır öğretir..söyleten vardır söyler.sözlerin en güzelini söyleyen yüce ALLAH a hamdu senalar olsun..ve tevazulu böyle yazılar yazan kullara allah tan zihin açıklığı haya zahmatli yolların dikenlerini okşayarak güller eken gönüllere ne demeli rabbim övsün güzelleri bizde ancak bir zerre severiz belki nasip olursa böyle erleri..ey gidi zaman ey çığlığını duyabilseydi kulaklarımız halimiz nice olurdu..allah ın cc rahmetini anlatmakla bitmez kul gözünü kulağını açmalı gördüğü bu perdenin süsünün öbür tarafı nasıl acaba..hey gidi gözler hey sizi veren allah a şükürler olsun hamdu senalar olsun..sizi taşıyan banada yazıklar olsun ki gördüğüm hiç bişedir..hiç bişe göremeyen insan nasılda zalim kesilir..her birşeyi bildim her birşeyi gördüm sanır..oysa gördüğü ruya ölümle uyanınca anlar...ey gidi ölüm ey sen sevgiliye uyanışın..ebede kucak açışın..bebeklerin meme hasreti gibisin sevdalılarda rabbi ni seven senden korkarmı...seni bilen rabbi nden gafil olurmu...duysaydım ölenin feryadını..feryatsız nasıl ölünür mutlaka bulurdum belki..duysaydım alemlerin zikrini çoktan ölürdüm belki..görevini unutmuş kullar gayrı mevcudat bak gör hep emir altında eksiksiz rabbi ne tevazu ve niyazda ... o insan ise çok gafildir işte benim gibi..elde etmeye çalıştığı bir buz parçası bütünü elinde eriyip gidiyorr.buzda ağlıyor ellerinde insanın farkında değil..farkında olduğum hiç birşey yokki zaten..ben her türlü bir zavallıyım...herkes kurtulacak halim nice olur...beni yoktum ya allah cc yarattı sonra kendine muattab eyledi..kulum dedi bu nasıl bir kul böyle...ancak sevgili peygamberimiz ve o samimi nebiler kulluk ettiler rahmet e mashar oldular,,bizim elimiz boş gönlümüz kuru dilimiz acı gözümüz kör rabbim cümlemizi ıslah eylesin selam ve saygılarımla..teşekkür ederim namaz mevzusu güzel bir anlatım allah ders almayı nasip eylesin