MEKTUBUN (NAAT)



Göğsümde bir mektup var.
İçerde derinlerde kalbimde...
Çok zor okuyorum hem de çok,
Her zaman çıkartamıyorum,
Ama bu gün yırttım göğsümü, bir kaç satır okudum.
Senden geliyor ve gül kokuyordu...

Kardeşim diyordun
Kardeşim
Tutun dünyaya sıkıca
Allah için tutun
Ailen için tutun
İşin için tutun
Yetimler için tutun
Kimsesizler için tutun
Dağdaki çiçekler ve böcekler için tutun
Günahkârların affı için tutun
Onlar seni götürürler altından zemzem ırmakları akan cennetlere
Sen tutun dünyaya diyordun

Ve biraz daha tutundum bugün sayende
Ama kaygılarım var
Dünya benim mi, veya ben dünyaya mı aitim
Bir tek ben miyim acaba günahkar
Ve benim günahlarım yüzünden mi rahmet inmiyor yere
Düşünüyorum doğduğumdan bu güne
Hayatımı irdeliyorum ince ince
Sol elime günahlarımı alıyorum
Sağ elime sevaplarımı
Sol omuzum kopacak ağırlıktan
Sağ elimde ise küçük birkaç kırıntı
Gözüm loras dağına ilişiyor
Ne kadarda büyük diyorum kendi kendime
Ama sol elimdeki günahlar daha büyük, ürperiyorum
Canım yanıyor
Kaygılarım bırakmıyor
Hala lorasdayım
Geçen yıl dikilen fidanlar görünüyor hayal meyal
Yeşermeye başlamış, tutmuş günahsızların ektikleri
Ve sağ elimdekileri sol elimdekilerin üzerine serpiştiriyorum iyiliğe dönüşsünler diye

Devam ediyorum mektubuna
Diyorsun ki bir dost edin Allah’ı dost edinen.
Ben de o dostlardan arayan bir bedeviyim
Çöllerde geziyorum işte,
Ama dünyanın en güzel çiçekleri çöllerde açarmış senin gibi.

Kardeşim diyordun
Kardeşim
Tutun ahrete de
Ve tutunurken kimsenin ahını alma
Huzura temiz gelinir
Avuçlarında temizlikten başka hiçbir şey olmamalı
Açıyorum avuçlarımı simsiyah, kapkara
Çekiyorum ansızın
Sonra
Kime diyorum ona açmayacaksam kime
Kararsa da avuçlarım ve bir yığın hak varsa üzerimde
Kaldıramıyorsam günahlarımın ağırlığından ellerimi
Kime açacağım
Başka kapı yoksa çalınacak
Ve bütün yollar ona çıkıyorsa kime
Yalnızsam kime
Günahsızsam kime günahkarsam kime
Var mı başka gidilecek
Hanzale ona el açmış
Ebu Yesar ona
Ömer ona, Osman ona, sen ona
Herkes ona el açmış
Ben kime açayım siyahsa siyah

Diyorsun ki mektubunda
Kardeşim sizleri çok özledim
Bir keresinde sahabelerine "Kardeşlerimi özledim" demişsin
Bunun üzerine onlar
"Yâ Rasûlallah! Biz senin kardeşlerin değil miyiz?"
diye sormuşlar da,
Sen de "Sizler benim arkadaşlarımsınız" demişsin;
“kardeşlerim” derken, ahir zamanın o ağır imtihanı içinde
İslâm üzere kalan bizleri kasdettiğini söylemişsin.
Bu zor zamanda yaşayan bizler için ashâbına
“öyle bir zaman gelecek ki,
emredilenin onda birini yapan kurtulacak" demişsin.
Ahir zaman öyle bir zaman ki,
o günler avuçta ateş tutmak gibidir
"O günlerde,
sizin kadar amel yapabilen kimseye
elli kişinin ecri verilecektir." Demişsin

"Yâ Rasûlallah! Senin yokluğunda, biz böyleyiz işte!
Avuçlarımız taşıdığımız ateşlerden karardı"
Ya Rasulallah sen bize asırlar öncesinden
Sizleri çok özledim diyorsun ya
Bizde seni çok özledik inan
Sen bizler için gözyaşı dökmüşsün
Bizde sana kavuşmak için döküyoruz
Vuslatın burun kemiklerimizi sızlatıyor
Seni özlüyor ve sana söz veriyoruz
Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için
Yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışacağız.
Şener İŞLEYEN
Perşembe, Nisan 02, 2009 tarihinde Unknown tarafından kaydedilmiştir | 0 Yorum »

0 yorum: